Avrupa’nın gobleni kanaviçenin yerini tutmaz Avrupa ülkelerinde yüzyıllardan beri evleri süsleyen goblen sanatı, son yıllarda ülkemizde de yapılmaya başlandı. Ancak, el emeğinin haricinde kullanılan malzemeler pahalı olduğu için kanaviçenin yerini alması zor görünüyor. Büyük şehirlerde yeni yeni tanınmaya başlanan goblen tabloları yapmak için kullanılan tüm malzemeler Avrupa’dan ithal ediliyor. Goblen ile kanaviçe arasında malzeme ve işleme tekniğinin yanında kullanım alanı olarak da farklılıklar var. Geleneksel el işlerimiz arasında yüzyıllar öncesinden günümüze ulaşan kanaviçe daha çok yatak odalarındaki örtülerin üzerine, yastığa, çarşafa uygulanırken, goblen Avrupa’da salon mefruşatları arasında yer alıyor. Kanaviçe ile daha mahrem alanlarda özel duygulara tercüman olacak desenler yapılıyor; ama goblende yapılan çiçek, manzara veya portreler, salon perdelerinde, koltuklarda veya duvara asılacak tablolarda kullanılıyor. Gobleni bir tutku haline getiren Semra Akbaş Sezer de, kadınların duygularını ifade etme aracı olarak yaptığı kanaviçenin goblenden daha büyük anlamlar taşıdığını söylüyor. Goblen, çeşitli resimlerin delikleri sayılabilir kumaş üzerine aktarılmasıyla elde edilen bir el sanatı. Önceden kumaş üzerine basılan bu resimler, renklerine uygun koton, muline ya da yün iplik kullanılarak işleniyor. Bir desene bakıp delikleri sayarak işlenenler de var; ama daha zor. Elde yapılabildiği gibi kasnak da kullanılabiliyor. Tablonun renk çeşitliliği artıp ebatları büyüdükçe maliyeti ve fiyatı da artıyor. Semra Akbaş Sezer, goblen işleme tekniğini ‘kanaviçenin tek yönlüsü’ diye tarif ediyor. Kanaviçedeki gibi çarpı atılarak değil de tek yönlü çapraz çizgiler şeklinde devam ediliyor; ama çizgiler arasında hiç boşluk kalmayacak kadar sık işleniyor. Tek yönlü işlemek resimlerde üç boyutlu görüntü oluşturuyor. Goblenin üzerine resim basılmış delikli kumaşları ve ‘güve’nin yemediği özel yün ipleri Avrupa’dan getiriliyor. Sezer, gobleni duvardan indirip ev içinde kullanılan abajur, tepsi, ayna, çerçeve, iskemle, koltuk gibi birçok eşya üzerine uyguluyor. Sezer, bu eşyaları 23-31 Aralık tarihleri arasında Kadıköy Belediyesi Merkez Galeri’de, 16-31 Ocak 2004 tarihleri arasında Barış Manço Kültür Merkezi’nde sergileyecek. "Kadın derneklerinde kurs verebilirim" Semra Akbaş Sezer bilgisayar uzmanı, emekli olduktan sonra hayatında oluşan boşluğu doldurmak için bir uğraş aradığı günlerde gittiği bir tuhafiyeden gobleni öğrenerek çıkmış. eşi ve çocukları geçici bir heves sansa da 4 senedir sanatını geliştirerek devam ediyor. Sabah 6'da kalkıp geceyarısına kadar çalıştığını belirten Sezer, "Kadınlarımıza kızıyorum bazen potansiyellerini kullanmıyorlar diye". Birçoğu teslimiyet içinde. Yaptığım her şey benim başarım. Yapabileceğim daha güzel bir iş olamaz. Sergilerden sonra kadınlar için çalışan bir dernek veya vakıfta kurs vermek, bu sanatı öğretmek istiyorum" |
Şemsinur B.Özdemir / İstanbul 14.12.2003 |